Bizim zamanımızda ergenlik mi vardı?
Bu cümleleri kuran aileler, kendi gençliklerini, yaşadıkları zorlukları sanırım zaman içerisinde unutmuş. Çünkü bu dönemden geçmeyene yetişkinlik kapılarının açılması mümkün değildir.
Biraz o günleri hatırlayalım mı?
Şöyle bir dönüp hatırladığımızda ‘delikanlı, kanı kaynıyor, aklı da bir karış havada’ cümleleri kulaklarımızda çınlıyor mu?
Bir anda gelip ‘ne kadar uzamışsın, aa ne kadar kilo vermişsin’ diyen teyzelerle büyüyen bedenimizi fark ettiğimiz, dünyanın kendi etrafında döndüğünü zannettiğimiz ‘herkes bizi izliyor’ diye algıladığımız, hem yalnız kalmak isteyip hem de bir gruba ait olma isteğimiz, belki de ilk aşkı deneyimlediğimiz, çok öfkelendiğimiz ama sonra gidip sarılmak istediğimiz, mutluluktan içimiz içimize sığmazken, bir anda ağlamaya başladığımız, ahh bunu da hatırlamasaydım iyiydi dediğimiz birçok şeyi yaptığımız, belki de hala süren dostlukları edindiğimiz…
Evet hatırladığınızın farkındayım. Şimdi bir gün önce çocuğumuzun yanına gidip ‘sen daha çocuksun anlamazsın’ deyip ertesi gün ‘kaç yaşına geldin bunu yapman lazım’ diye bizi bile dengesizleştiren ergenlerimizle neden çatışma yaşıyoruz gelin bir bakalım.
Ergenler bağımsızlaşmak isterler, kendi tercihlerini yapabilmek, hayatlarıyla ilgili kararları kendileri vermek, kendi yaşamlarını isteklerine göre düzenleyebilmek…
Ailelerinden koparak bağımsız olduklarını gösterebilmek için ‘annem babam da ne anlar, ben onlardan daha iyi anlarım’ davranışlarıyla kendini ortaya koyarlar.
‘Ben sizin istediğiniz biri olmak istemiyorum, benim isteklerim var, ben sizin gibi değilim ve sizlere bunu göstereceğim’ düşüncelerine sahiptirler.
İşte bu düşüncelere sahip olan ergen için bağımsızlık mücadelesi verirken ev ortamındaki anlaşmazlık ve çatışmalar da kaçınılmazdır.
Bu dönemde artık aile ile paylaşım azalacaktır. Ergen ebeveyne olan bağımlılığından kurtulmak ve artık kabuğundan sıyrılıp kendi kimliğini bulmak ister. Bunun için de odasına kapanır, odasına kimseyi sokmaz, içine kapanır ve yalnız kalmak ister.
Bu dönemde sadece arkadaşları çok önemlidir. Bir gruba dahil olma, grup içerisinde de tercih edilen olma eğilimleri yüksektir. Dışlanmak istemezler kendilerine günümüzde en çok kullanılan ‘best friend, bff, kanka, sırdaş’ olarak adlandırdıkları arkadaşlıkları kurmak isterler. Kendilerinden uzaklaşan çocukları için ne yapacağını bilemeyen aileler de kaygı duymaya başlar. Kendilerinden neyin saklandığını bilmek ister ve çocuklarını kontrol etmeye çalışırlar işte bu da aileler arasında çatışmaya neden olur.
Aileler bu durumda neler yapmalıdır?
- Arkadaşların önemli olduğunu söylemiştik. Arkadaşlık ilişkileri desteklenmeli, grup içerisinde çocuğun örnek alarak yanlışlar yapabileceği konusunda çocuklar bilinçlendirilmelidir.
- Çocukların cep telefonları, günlükleri, özel eşyaları karıştırılmamalıdır. Bir bilgi merak ediliyorsa çocukla doğru iletişim kurarak çocuktan öğrenilmelidir.
- Çocuğunuzla sürekli tartışmak, sana arkadaşların zarar veriyor demek, arkadaşlarını kötülemek çocuğunuzun sizden uzaklaşmasına yalnız ve mutsuz hissettiği için uygun bulmadığınız arkadaşlarına daha fazla bağlanmasına neden olur.
- Çocuğunuz için endişeleniyor olabilirsiniz, onun için korkuyor kaygılanıyor olabilirsiniz tüm bunlara rağmen duygunuzu kontrol edip, ani tepkiler vermeden, ergen dilinden ‘nutuk çekmeden’ , yorum yapmadan ve söz kesmeden dinlemeniz önemlidir. Beni ailem anlıyor, ben onlar için değerliyim, beni önemsiyor diye düşünen ergen, size kendini rahatlıkla ifade edecektir.
- ‘Beni dinlesen bunlar başına gelmezdi’ cümlesi yerine ‘Böyle yaptığında ben şu duyguyu hissediyorum çünkü …, bu sorunu nasıl çözebiliriz’ diye konuşursan bizi daha iyi dinlemesini ve anlamasını sağlayabiliriz.
- Bazen aileler de çok öfkelenip sonradan pişman olacağı cümleler kurabilir. Öfke kontrolü sağlandıktan sonra uygun zamanda çocuğunuzla duygularınızı paylaşıp, ne gördüğünüzü bunu nasıl yorumladığınızı ifade edebilirsiniz. Sadece sizi üzen olaya odaklanıp geçmişte de bunu yapmıştın gibi benzer olaylardan bahsetmeyin. Geçmiş olayların hatırlanması, olayı çözümsüz kılar.
- Çocuğunuz çok öfkeliyse, size bağırıyorsa önce kendinize şu soruyu sorun: ‘Öfkelendiğinde bağırmayı kimden öğrendi?’. Çocuğunuzun öfkesinin yatışmasını istiyorsanız önce kendi duygunuzu kontrol etmelisiniz. Daha sonra sakinleştiğinde onu dinleyebileceğini söyleyebilirsiniz. Sakinleştiğinde ‘benim böyle yapmama kızmışsın’ ifadesiyle kendi bakış açınızı ve duygunuzu paylaşabilirsiniz.
- Çocuğunuzla birlikte eğlenceli vakit geçirip sohbet edebilirsiniz.
- Çocuğa koyduğunuz kurallarda onun da fikrini önemserseniz kendi davranışları için sorumluluk almasına destek vermiş olursunuz.
- Kıyafet, yemek, eğlence gibi seçimlerine saygı duymanız önemli. Sizin bakış açınızla asla uyuşmuyor diye onu yargılamanız, eleştirmeniz yanlış olacaktır.
- Eğer çocuğunuzla ilişkinizi yetersiz buluyorsanız, bu zamana kadar sürdürdüğünüz ilişkiyi gözden geçirin.
- Bağımsızlaşma yolcuğunda size verdiği tepkileri saygısızlık başkaldırı olarak görmeyin bu durumu değişimin bir parçası olarak görebilirsiniz.
- Ve son olarak çocuğunuz yanlış arkadaş grupları seçmeye başladıysa, başarısı gitgide düşüyorsa, içe kapanmalar başladıysa, okuldan kaçıyorsa, öfke krizleri geçiriyorsa, tüm çevresine karşı çatışma içine giriyorsa, madde kullanımı, teknoloji bağımlılığı, sosyalleşmede problemler, mutsuzluk, hayattan zevk alamama, sınav kaygısı, takıntılar gibi şikayetler varsa, mutlaka bir uzmandan destek almanız gerekmektedir.
Uzman Psikolojik Danışman / Özel Yetenekliler Uzmanı
Tuğçe GÜNDÜZ YILMAZ
Köşe Yazısı: Samsun Gazetesi