Oksijen Maskesini Önce Kendinize Takın
‘Hocam hayatımı bir görseniz bazen hızlandırılmış yaşadığımı hissediyorum.
Eve gidiyorum çocuklar ne yedi? Ne içti? Ödevlerini yaptılar mı? Çanta hazırladılar mı? Yataklar toplanacak, bulaşıklar halledilecek, çocukların istekleri ne olacak?
Eşim soruyor: ‘Gömleğimi ütüledin mi? Ne yemek yaptın?’
İş yerine gidiyorum birikmiş dosyalar, iş yerindeki arkadaşlarımın hikayeleri.
Annem babam arıyor: ‘Hiç gelmiyorsun bizi unuttun.’
Eşimin ailesi arıyor: ‘Bu hafta sonu bize gelin.’
Kardeşim arıyor. ‘Alışverişe çıkalım mı?’
İlkokul arkadaşlarım diyor ki; ‘Bir kahve içelim.’
Hayatımızda birden fazla rolümüz bulunuyor. Anne rolü, baba rolü, kardeş rolü, eş rolü, evlat, rolü, iş arkadaşı rolü, dost rolü, gelin rolü, görümce rolü, teyze rolü yenge rolü, sosyal çevremizdeki arkadaşlıkların rolü, mesleğimizdeki unvanlar, toplumun bir parçası olarak yaşamak için bize biçilen vatandaşlık rolleri…
Hayatımızdaki döngüde hızlı hızlı üst üste giyilmiş gömlekleri düşünelim. Bu gömlekler bir süre sonra bizi sıkar, nefes almamızı güçleştirir, stres yaşamamıza kaygı duymamıza neden olur. İşte bu gömlekler bizim rollerimiz. Her rolün beklentisi birbirinden farklı. Örneğin iş yerinde sizden dikkatli, ciddi, planlı ve dakik olmanız beklenirken, çocuğunuz sizden enerjik olmanızı, eğlenceli olmanızı bekleyebilir, eşiniz onunla bireysel film izleyip mısır yemenizi isteyebilir. Veya çocuğunuz bir ihtiyacı olduğunu dile getirirken, anneniz sağlık sorunu ile ilgili sizden destek bekleyebilir.
Hayatımızdaki bu döngüde akış devam ettiği müddetçe, bu roller bizlere eklenmeye devam edecek ve yeni roller edineceğiz.
Rollere uyum sağlamakta bazen güçlük çekebilir, bu rollerin arasında geçişler yaparken yorulmuş hissedebiliriz. İşte bizim hayatımızdaki bu rolleri dengelememiz önemlidir.
Anonsu duyuyor musunuz?
‘OKSİJEN ÖNCE KENDİNİZE DAHA SONRA YANINIZDAKİNE TAKIN’
Çünkü diğer insanlara destek olmadan önce kendimize destek olabilmeliyiz.
Soruyorum size kaç kere tek başınıza sinemaya gittiniz?
Tek başınıza kendinizle bir kahve içmeye çıktınız?
Kendinize ilgi gösterdiniz?
Kendinizi takdir ettiniz?
Kendinize teşekkür ettiniz.
Haydi gelin sizlere birkaç öneride bulunayım:
1- Sosyal medya zihnimizi oldukça dolduruyor, oradan uzaklaşmak kendinizi dinlemenize destek olacaktır.
2- Sevdiğiniz kişilere duygularınızı dile getirin onlara değer verdiğinizi söyleyin.
3- Duygularınızı göstermekten asla çekinmeyin. Duygularınızı içinizde yaşamayın. Rahatlıkla gülün, ağlayın.
4- Gün içerisinde yeterli su içtiğinizden emin olun. Sağlıklı beslenmeye çalışın.
5- ‘An’ da kalmanıza destek olacak etkinlikler, meditasyonlar yapın.
6- Egzersiz yapıp, sağlıklı uyku uyumaya çalışın.
7- Yaşam alanınızın düzenine önem verin.
8- Çok sıkışmış hissettiğinizde ruh sağlığı uzmanından destek almayı unutmayın.
Tüm bunlara ek öncelikle anne ve babalar önce kendi daha sonra eş rollerini ihmal etmemelidir.
Çocukların bakıma ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. Doğumdan itibaren zaman geçtikçe daraltılmış olan mesleki rollerimiz çocuklar büyüdükçe genişlemeli ve revize edilmelidir.
Ebeveyn olduğumuz için hayatımızdaki diğer rollerden kopmamalı, bize iyi gelen, bizi besleyen, kendimizin farkına varmayı sağlayan arkadaşlık, çalışan, üreten olma gibi rollerimizi de aktif kılmalıyız.
Köşe yazısı: Samsun Gazetesi
Uzman Psikolojik Danışman / Özel Yetenekliler Uzmanı
Tuğçe GÜNDÜZ YILMAZ